Başa Dön

Kur’an-ı Kerîm’de Hadislere olan referanslar nelerdir?

Son zamanlarda Peygamberimizin sünnetine ve hadislerine çok taraflı saldırılar yapılmakta. Bunların diline doladıkları parola da “Kur’an Müslümanlığı” şeklindeki ifadedir. Müslümanlığın Ehli Sünnet’in dışına çıkıp yeni bir tanımı yapılmaya çalışılmakta, İslam dininin belkemiğini oluşturan Fıkh’a darbe vurulmaya çalışılmaktadır. Kendi yaptıkları tanıma uymayan Müslümanları ise tekfirle veya yanlış yolda yürüyor ithamlarıyla (Protestan/Reformcu İslam, Kur’an Müslümanı gibi) yeni fırkalar oluşturulmaya çalışılmaktadır. Peki sık sık görmezden anlaşılması tevil gerektiren bazı hadisleri hedefe koyup hadislerin tamamını yalanlamaya çalışanların görüşlerini göz ardı ettiğimizde ve Kur’an- Kerîm’i baz aldığımızda Peygamberimize irca konusunda neler bulmaktayız? Zaten şaşırtıcı olan da budur. Kur’an-ı Kerîm bu insanların dediklerinin tam tersini bildirmektedir. Hadisler Kur’an’da sık sık ayetlerde vurgulanan bir olaydır.  Kur’an’a göre sadece Kur’an hükümleri değil Hadis yani sünnet hükümleri de uyulması zorunlu kurallardır. Şimdi sadece mealle yola çıkacaksak şu ayetin meallerine bir bakalım. Ne deniyor?   Anlaşmazlık çıkan bir konuda Resul’e (sav) gidin deniyor mu? Ama Resulullah (sav) her fani gibi vefat etti. Kur’an’ın hükmü kalkmış mı oluyor? Nesh yoktu hani? Bir taraftan Kur’an evrenseldir diğer taraftan da bu ayet o zamanı ilgilendirir diye inanamayız. Elbette Peygamberimiz’in sav nasıl hüküm verdiğine uygulamalarından bakacağız. Peygambere (sav) itaat konusu Kur’an’da sık sık hatırlatılır. Nisa – 80: “Kim Peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Haşr – 7: “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Burada “Peygamber’e itaat” demek, Kuran ayetlerine itaat değildir. Eğer sadece “ayetler” olsa, hem Peygamber, hem de “Allah”ın aynı ayette anılması açıklaması müşkil bir durum olurdu. Demek ki “Peygamber’e itaat” farklı bir şeydir. Şimdi şu ayete bakalım: Nahl-64 “İhtilaflı şeyleri insanlara açıklayasın ve iman eden bir kavme de hidayet ve rahmet olsun diye bu Kitabı sana indirdik.” Dikkat ederseniz Peygamberimiz (sav) zamanında bile ihtilaflı meseleler olduğu ve bu ihtilafların O’nun tarafından açıklandığı bildiriliyor. Peki bu ihtilaflar neydi ve nasıl çözülüyordu? Şurası gayet iyi anlaşılabilir ki makamı gereği her mesele Kur’an’a girmemişti. Ama elbetteki yeni ayetler indikçe insanların soruları oluyordu. Herhalde Arapça bilmek Kur’an tefsiri için yeterli olsa her Arap’ın müfessir olması gerekirdi. Eğer her müminin yapması gerektiği gibi Kur’an-ı Kerîm ayetlerine bakılırsa Peygamber’e (sav) uyma meselesi çok önemli.   Peygamberimiz (sav), Kur’an’ı açıklayıcı özelliğiyle tıpkı bir öğretmene benzemektedir. Onun döneminde Müslümanlar anlamadıkları ayetleri doğrudan Peygamberimize sorarak öğreniyorlardı. Örneğin: “İnanıp, imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar…İşte onlar güvendedir ve onlar doğru yolu bulanlardır.” (En’am 82) ayeti indiğinde buradaki haksızlığın ne olduğu anlaşılamamış, bazıları onu her türlü günah işlemek sanarak derin kaygıya kapılmıştı. Durum Peygamberimize (sav) sorulduğunda buradaki haksızlığın ‘Allah’a ortak koşmak’ olduğunu açıkladı. Yine Fatiha suresinin son ayetinde bulunan ‘kendilerine Gazap olunanlar ve Dalalete düşenler’in kim olduğunun anlaşılması için Peygamberimizce (sav) “Yahudiler, gazaba uğrayanlar ve Hristiyanlar, dalâlete düşenlerdir.” şeklinde açıklama yapılmıştır. Sünnet ayetlerin tafsilatını yapmaktadır. Mesela Bakara suresinde geçen “Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır.” hükmünün içki, domuz eti gibi şeylerin ticaretinin caiz olmadığı şeklinde tafsil edilmiştir. Peygamberimiz (sav) Kur’an’ın ilk ve en doğru müfessiridir. Kur’an’ı açıklamak onun göreviydi. Yani bazı inançsızların dediği gibi görevi (Hâşâ!) Kur’an’ı bırakıp arkasını dönüp gitmek değildi:   Onun açıklamalarına Müslümanlar da kayıtsız kalmadılar Sünnetini elimize ulaştırdılar. Son bir örneğimiz de Kur’an ayetlerinin tefsirinde ayetlerin iniş sebebinin yani Esbabı Nüzul’ün ne kadar önemli olduğunu açıklamak için gelsin. Ayet şöyledir: İniş sebebi ise şudur: Rahatça görülebileceği gibi bahsedilen ayet Hz.Ali’nin (r.a.) durumu vesilesiyle inmişti. Resulullah’ın (sav) Haram helâl kılma yetkisi konusunda son söz Kur’an’ındır.
Prev Post

Museviliğin en eski sembolü Hz. Davud’un (AS) mührü değildir.

Next Post

Hz. Musa (as) Kıssasında Yılana Dönüşen Asa Olayı

post-bars