Hz.Yunus (as) günümüzde Irak’ın sınırları içinde kalan 100 bin kişiyi aşkın nüfuslu (Saffat, 147) Ninova halkına peygamber olarak gönderilmişti.
Yaşadığı tarih hakkında Kur’an’da bilgi verilmez. Tevrat temel alınırsa Yunus ismi güvercin anlamına gelmektedir. (יוֹנִים- Yonah,Tek. 8:8)

Yani bildiğimiz Yunus ile alakası yoktur. Tarihi kayıtlar dikkatli incelenirse gerçekten de Asurluların önde gelen tanrısı “Dagan”, “yarı balık-yarı insan” şeklinde tasavvur edilirdi. Bu balık tanrısı figürleri Ninova’daki yıkık sarayların girişinde ve Ninova’daki tapınak harabelerinde ve Babil mühürlerinde değişik formlarda yer alır.

Babil tarihçisi Berossus, M.Ö. III. y.y.’da bu balık adam inancının kökeni ile ilgili kayda sahiptir. Berossus, ülkesinin geleneklerinin kökenini tarif etmektedir. En eski geleneklere göre Babil’in kuruluşu Annedoti denen ve bunların en önemlisi Oannes sayılan, amfibi yaratıklara ithaf edilirdi. Kalde ve Babil, sudan gelen “yarı balık-yarı insan” birisinin yönetimindeydi. Hz. Yunus (as) tebliğinin neticesinde Ninova halkının sonunda onun peygamberliğine inandıkları Kur’an’da da anlatılmaktadır. Görünen o ki gerçek bir olay zamanın tahrifatıyla farklı anlatımlara bürünmüştü!

Berossus’un kendi ağzından Oannes hakkında verdiği bilgiler şöyledir:
“Babil’de Kalde’de bulunan ve yerin canavarları gibi kanunsuzca yaşayan büyük bir topluluk vardı. Birinci yılda Babil’i çevreleyen Eritre denizinin o parçasından sebepsizce vücudu balık olan bir yaratık çıktı. Öyle ki kafasının altında başka bir kafa, bir balık kuyruğuna bağlı insan ayaklarına benzer ayaklara sahipti. Ve bir tasviri bugün bile hala mevcuttur. Bu varlık gününü insanlar arasında geçirdi; ama o sezon hiç yemek almadı. Ve insanlara yazıları ve bilimleri ve sanatların her çeşidini kavrama yeteneği verdi. Onlara şehir inşa etmeyi, tapınaklar yapmayı, kanunlar derlemeyi ve geometrinin tüm prensiplerini öğretti. O, o insanlara toprağın tohumlarını ayıt etmeyi, meyvelerin nasıl toplanacağını; kısaca davranışları yumuşatan ve hayatlarına insanî vasıflar katacak her şeyi gösterdi. Bu zamandan sonra, öğretilerini üzerine getirilecek bir şey yoktur. Ve güneş battığında, bu Oannes denen varlık suya döndü ve geceyi derinlerde geçirdi; çünkü amfibi idi. Bundan sonra Oannes gibi başka yaratıklar da ortaya çıktı.” (Berossus, Ancient Fragments’tan (Isaac Preston Cory), V. Pakhomov’dan, 1999)
OANNES, göksel-amfibi yaratık:
Asur silindirik mühürlerinde sembolize edilmiş.
(Robert Temple’s: “The Sirius Mystery”, 1997, Res 38).
OANNES’e ait bir kil heykel
(Robert Temple’s: “The Sirius Mystery”, 1997, Res. 35)
Berossus bu tanrının adını Odacon’un çeşitli tezahürlerinden bahsederken, Asur Balık Tanrısı “OANNES” olarak verir. Ünlü Asurolog Dr. Herman V. Hilprecht, Yunanca’ya geçmiş şekliyle aynı olan Oannes’in Yunus’tan geldiğinden bahseder. 4 Toprağın altı kazıldıkça Ninova’nın eski saraylarında Nebi Yunus (as)’ın izleri ortaya çıkmıştır.”5
Kaynaklar:
- Ambrose John Wilson, “The Sign of prophet Jonah and its Modern Confirmations”The Princeton Theological Review 25 (1927):638. Altyazı 20
- A.g.e., s. 636
- H. Clay Trumbul ,”Jonah in Nineveh”, Journal of Biblical Literature 11 (1892): 10-12
- A.g.e., s.14
- A.g.e., s.17-18